28 Temmuz 2013 Pazar

EVİNİZ RUHUNUZU YANSITIR !



Evimiz, hayatımızın üç boyutlu bir temsilidir. İç ve dış dünyamız birbirlerini anlatır.Ve evimizin her bölümü aslında bizi ve ruhumuzu yansıtır. 
 Antre: İnsanlarla İlişkiniz Evinizin giriş bölümü, başkaları üzerindeki ilk izleniminizi etkiler. Portmantonun dağınık, etrafa saçılmış ayakkabıların , eldivenlerin , atkıların ve berelerin dağınık olduğu bir antre kimse tarafından beğenilmez ve kötü bir izlenim bırakın. Antreyi temiz ve düzenli tutarak evinizin girişinin davetkâr görünmesini sağlayın. Çok geçmeden yeni arkadaşlar edinecek ve siz de evinize girerken memnuniyet duyacaksınız. Bu sizin dışarıya karşı daha açık ve daha misafirperver olmanız için iyi bir adımdır.    
 Kapılar: Dışa Açıklığınız Bütün kapıların -özellikle de giriş kapısının- ardına dek açılabilmesine dikkat edin. Kapı kollarına hiçbir şey asmayın ve kapılara takılan askıları, sadece kapının rahat açılmasını engellemediği takdirde kullanınDolapları veya rafları asla oda kapısının sadece kısmen açılabileceği şekilde yerleştirmeyin. Bozuk kapı kollarını tamir edin, sıkışmış veya gıcırdayan menteşeleri ve kilitleri yağlayın. Dış kapıdaki zile rahatlıkla okunabilen, düzgün ve hoş görünümlü bir isim kartı yerleştirin. Unutmayın:İşlevini iyi gören kapılarla hayatınız gerçekten kolaylaşır!   
 Oturma Odası: Kalbiniz İsteseniz de istemeseniz de kendi imajınız, oturma odanızın durumundan hatırı sayılır ölçüde etkilenir. Abartılı biçimde temiz ve düzenli bir oturma odası, dağınık veya pis bir oturma odası kadar rahatsız edicidir. Oturma odanızda bir "merkez" olmalıdır; örneğin, koltuk takımının ortasına koyacağınız göz alıcı bir sehpa gibi. Televizyonu odanın merkezi yapmaktan kaçının.Onu bir kenara yerleştirin.Saksı bitkileri ve dekoratif eşyalarla, oturma odanızda oturanların ilgisinin mekânda kalmasını sağlayabilirsiniz. Gözleri rahatsız etmeyen, iyi bir aydınlatma ve rahat koltuklar, bu mekânda herkesin keyifle oturmasına yardımcı olur. 
Mutfak: Mideniz  Yemeğinizi hazırladığınız mekân, özellikle iç organlarınızla bağlantılıdır. Bir evin başka hiçbir odasında eşyaların "kullanım oranı" mutfakta olduğu kadar yüksek değildir; tabaklar, fincanlar, bardaklar ve çatal bıçak takımı her gün defalarca yerlerinden alınır, kullanılır, temizlenir ve yerlerine konur. Rafların ve dolapların ulaşılması daha zor olan yerleri gittikçe çoğalır. İnsanlar mutfak dolaplarını hiç bir işe yaramayan şeylerden tamamen arındırdıktan sonra kendilerini kelimenin tam anlamıyla hafiflemiş hissederler: Sindirim sistemi daha iyi çalışır, fazla kilolar yok olur.  
Depo Odalar: Kişisel Özgürlüğünüz  Depolama işi için kullanabileceğiniz bir bodrumunuz veya çatı katınız yoksa, genellikle odalarınızdan birini, nereye koyacağınızı bilemediğiniz her tür eşyayı muhafaza ettiğiniz bir depo hâline getirirsiniz.Evinizdeki bu tür ölü mekânlar, bir ayak bağı gibidir ve sizin hem yaşama sevincinizi hem de yaratıcılığınızı frenler. Bu tür mekânlardaki eşyaları temiz ve düzenli tutun. Depo odanızı sıksık havalandırın ve odanın kapısını aralık bırakın.    
Zemin: Maddi Durumunuz  Kâğıt yığınları, kutular, giysiler, ayakkabılar ve bütün diğer olası şeyler, sizin hareket özgürlüğünüzü kısıtlarlar.Zemine bu tür engeller koyan insanların hemen hemen her zaman maddi sorunları vardır. Kendine ait dört duvarı arasında hareket imkânları kısıtlanan insan, kendi kendini sınırlar ve maddi açıdan da kendisine sınırlar koyar. Refahınız bizzat kullandığınız yüzeye gözle görülür biçimde bağlıdır. Boş ve geniş zeminler her zaman zenginlik sembolü olmuşlardır, tıpkı banka binalarında olduğu gibi. Günümüzde patronların odaları ve çalışma masaları bilinçli olarak boş tutulur. 
 Giysi Dolapları: Vücudunuz  Gardırobunuzu sadeleştirin:  Son sekiz hafta içinde sık sık giymiş olduğunuz bütün giysileri dolabınızdaki askının en soluna asın;sık giyilen bütün kazakların, tişörtlerin ve diğer giysilerin özel bir yerleri olsun. Unutmayın: Gardırobunuzun dörtte birinden fazlasını nadiren kullanırsınız.Bir yıldan uzun zamandır giymediğiniz giysileri, %98 olasılıkla gelecekte de giymezsiniz. Ancak gardırobunuzun bu sevilmeyen bölümünün, haddinden fazla yer işgal etmesine izin verirsiniz. Bu yüzden onları çıkarıp atın! Yeni gardırobunuzu bu programa göre sistematik olarak oluşturabilirsiniz. Paranızı, nadiren giyeceğiniz kıyafetlere değil, günlük kıyafetlerinize harcayın.  
 Banyonuz: İç Merkeziniz Vücudunuzla ilgilendiğiniz mekân sizin, merkezde ve rahat olabildiğiniz bir yer olmalıdır. Çok sayıda küçük şişeyi, tüpü ve diğer tipik banyo malzemelerini mümkünse görünmeye-cek bir yere koyun; boş mekânı saksı bitkileri ve hoşunuza giden objelerle süsleyin. Güzel renkli, yeni el havluları banyonuza yenilik getirebileceğiniz en ucuz banyo eşyalarıdır. 
Yatak Odası: Mahremiyetiniz Geleneksel olarak yatak odası yani, geceyi geçirdiğiniz mekânda uyum ve düzene gereksinimimiz vardır. İşe olumsuz duygular oluşturan kaynaklardan; yani kirli çamaşırlardan, eski eşyalarla dolu kutulardan ve bozuk eşyalardan kurtularak başlayın. Yatağınızın altına hiçbir şey koymayın; sandıklı bir yatak kullanıyorsanız, oraya sadece nevresim takımlarını ve yatak örtülerini koyun. Çekmecelerinizi de gözden geçirin. Düzenli bir yatak odasında, uykunuz daha derin ve özel hayatınız genellikle daha iyi olur.  
 Taşınabilir Döküntü: Yükleriniz  Evrak çantalarını, el çantalarını, pantolon ceplerini ne kadar çok doldurursanız, hayatın türlü türlü yükleri altında o kadar fazla ezilirsiniz. Döküntülerle birlikte yüklerinizden de kurtulmaya hazırsanız, önce çantalarınızı ve ceplerinizi boşaltın. Günlük hayatta en az yükle yola çıkın. Bizi çevreleyen eşyaların, ruh hâlimize etki ettiğine dair basitleştirme prensibine sadık kalın.

Hiç yorum yok: